17 Eylül 2017 Pazar

Yazmak...


Yazmak hayatın anlamlandırdığı bazı şeyleri yansıtmaya benziyor galiba.Bugün günümüzde artık insanlar çok hızlı bir şekilde tüketiyor.Sadece araç gereçleri değil birbirlerini de hızlı bir şekildi tüketiyor.Saygı anlamını yitirmiş bir biçimde toplumun onu bulmasını bekler nitelikte sanki. Saygının arasına yaşımızı cinsiyetimizi makam ve mevkimizi koyuyoruz.Bunların anlam ifade edebilmesi için değer kazandırmamız bekleniyor hayat denilen yolculuktan.Ancak insan sadece ama sadece kendisi olduğu için değer kazanamıyor hayat yolcuğunda. Bazen kimse anlamıyor anlattıklarınızı bazen bir kaç kişi anlıyor ve geri kalanlar heba oluyor.İnsan en çok saygı duymayı beklediği kişilerden saygı duymadığı zaman yıkılıyor galiba.Evet galiba böyle hayata başladığında tek başına olmamak için elinden geleni yapan biri için en azından böyle, yine de inatla sizi yalnız bırakmaya devam ediyorlar. Fiziki anlamda varlıkları sizin için herhangi bir şey ifade etmiyor.Fikri anlamda sizi anlayamadıkları için.Bazen sadece ama sadece sizin çabalamanız da yetmiyor hayata karşı.Hayat her zaman her dakika ve saniyede sizi eğitiyor.Yoğurulan bir hamur gibi ancak tuz yerine acı döküyor yüreklerimize. Her birimizin acısının çeşidi var farklı farklı acıları taşıyoruz.Anlatmayı hayal edebildiğimiz bir dünyanın içerisinde özgür olmayı bir kenara bıraktık hiç olmazsa o özgürlüğü anlatabilelim diyoruz galiba. Bu aralar gerçekten kelimeler anlam bile taşıyamayacak kadar yorgun galiba.Gece sokağı aydınlatan lambalar bile hayallerimi aydınlatamıyor.Galiba bu günü hiç ama hiç unutmamak üzere kalıcı bir etki ile terk edeceğim kendimi... salihyücelgür