9 Eylül 2017 Cumartesi

Yarım Kalmış Toplumların Sorunsalları


Ülkemizi ve toplumumuzu inceler iken öncelikle toplumun nasıl bir toplum olduğunu ve toplumda kaç farklı zihniyet çeşidinin bulunduğuna göz atmak gerekir.

Dönemimiz itibari ile iki çeşit zihniyetten söz etmek mümkündür.Bunlardan bir kısmı laik diğer kısmı ise muhafazakar olarak adlandırılabilir.

Laik kesimin istediği demokratik bir ülkenin yasal düzenlemeler ile gerçekleşmesidir.

Muhafazakar kesimin istediği ise yasal düzenlemelerin şeriata göre yapılmasıdır.

Ülkemizin hem iç hem de dış siyasetteki ilişkilerine bakıldığında bu iki kesimin istediği gibi bir ülkenin tam anlamıyla oluşması gerçekten imkansızdır.

Dış siyasette laik bir ülke ile iletişim kuracağımız zaman ayrı bir politika, muhafazakar bir ülke ile iletişim kuracağımız zaman ayrı bir politika yürütmekteyiz.Bunun örneğini hükümet olarak gelen partilerin siyasal çizgileri ve en çok hangi ülkeler ile iletişimde olduğuna bakarak geçmişten anlayabiliriz.

Diğer yandan yine kavram kargaşası olan bir ülke olan Türkiye Laik ve Muhafazakar zihniyet yapısına ait insanları barındırır iken bu ana başlıklar altında daha bir sürü kırılmalar yaşamaktadır.Laikliğin ve Muhafazakarlığın ne olduğunu anlamayan toplumların bu tür eğilimlerinin olması eğitim eksikliğinden kaynaklanmaktadır.Eğitim eksikliği ise yine ekonomik eksikliğe bağlıdır.

Ülkemizin ekonomik olarak büyük adımlar atabilmesi demek eğitim olarak da bunu desteklemesi ve eğitim alanında da ayrı bir şekilde yeni adımlar atması gerektirmektedir.Bunun için eğitimin artık günümüz koşullarına uygun teknoloji ile yan yana ilerlemesi günümüzde herkesin bildiği temel bir bilgidir.

Ülkemizin toplumu olarak zihniyetlerimiz ayrılabilir ancak bu zihniyetleri tanımak tanımlamak ve algılamak bu noktalarda çok dikkatli olmalı zihniyetlerimizi tanırken tanımlarken ve algılarken bilinçli bir şekilde hareket etmeliyiz.Hangi zihniyetin savunuculuğunu yapıyorsak yapalım bunun temelinden dönemimize kadar olan sürecini incelemeli ve zihniyetimize yakın olan ülkeleri mercek altına almalıyız.

Peki bu ne işe yarar ? 

Eğer toplumda bunu başarabilen bireylere sahip olursak gelecek nesillerin bir laik muhafazakar kavgası olmayacak ve orta yolu bulmuş olacaklardır.Günümüz gereği dönem bilim teknoloji dönemidir.Bilim ile alakadar olmayan toplumların hali ortadadır.Bu yüzden bilime olan ilginin artması bireyin en erken dönemde bilginin temeli olan aracı ile yani kitap ile tanışması ile olacaktır.

Saygılar sevgiler daha güzel daha ileri bir toplum için.

Salih Yücel GÜR