23 Nisan 2018 Pazartesi

Bireysel Çıkarcılığımız


Bireysel Çıkarcılığımız


Bireysel çıkarcılığımız ile yüzleşmediğimiz her an itibari ile ideolojilerimizin ve ideallerimizin ne olduğunun hiç bir önemi yoktur.İnsanın hayatta kalabilmesi ve rahat bir yaşam sürebilmesi için ekonomik olarak belli bir seviyede kazanç sağlaması elbettte gereklidir.Ancak bunun da üstünde bir kazanç elde etmeye çalışan bireylerin kazandıklarını kazanması için sağlıklarından oldukları daha sonrasında ise yine sağlıklarını kazanmaları için paralarını harcadıkları görülmektedir.


Bu döngüyü erkenden fark eden ve algılayan bireylerden oluşan toplumlar hayatın tadını çıkartmak için belli bir miktarda ekonomik gelir seviyesini kabul etmiş ancak kazandıkları paranın biriminin değerli hale getirilmesi için baskı uygulamıştır.Bu baskı elbette topluma ve toplumu yöneten ve yönlendiren devlete karşıdır.Ancak buradaki baskı konusu da toplumumuzda ne yazık ki yanlış anlaşılmış diğer bir konudur.Baskının pozitif bir türünü algılayamamış olan bireylerimizin baskıyı büyüklük ve makam, mevki kullanmak olarak algılaması gayet normaldir.


Toplumumuzda ne yazık ki baskı zaten normal bir şekilde algılanmadığı için, devlete millet tarafından yapılan baskı da elbette hemen negatif bir yönde olmaktadır.Bu negatiflik yüzünden kurumlar ve kurumlar içerisinde çalışanlar ile toplum arasındaki soğukluk büyük bir önem kazanmıştır.Toplumda zaten sınıfların belli bir düzeyde hissedilmesi, bu sınıfların ekonomik sosyal ve kültürel farklılıklar ile ayrılması hangi konuda olur ise olsun bireyin eğitimini etkilemektedir.Eğitimin dahi dezenforme olduğu ve anlamının anlaşılamadığı toplumumuzda, bireylerin eğitiminin ekonomik kazanç sağlaması için okuldan okula savrulması olarak algılayan toplumun, bireyin her konuda eğitim alması gerektiğinin farkında olmaması ise çok büyük bir kayıptır.


Eğitimin sadece okullar ile sınırlı kalmaması bireyin hayattan zevk alabilmesi için kendisini geliştirmesi için kendi çabası ile okuması araştırma yapması ve bunları hobi haline getirmesi kendisini geliştirmesi ile beraber sosyal çevresindeki insanları da aydınlatmasına yol açacaktır.Elbette biliyoruz ki bireyler toplum için ya da diğer insanlar için kolay kolay bir şey yapmaz.Toplum için kitap okuduğunu iddia eden bir birey bana göre en başta zaten yalan söylüyordur.İnsan kendi açlığı için çalışır kendi açlığı için okur.Bir dönem toplumumuzda bu tür insanları görmekteydik, ancak ben toplum için okuduğunu ve toplumu aydınlatmak için çalıştığını söyleyen bireylere inanmamaktayım


İnsan önce kendisini tanır ve kendisini geliştirir daha sonrasında ise sosyal çevresini ve arkadaşlarını düzenler bilgilendirir.Ancak tabi ki burada kime neyi anlattığımız da önemlidir.Karşımızdaki insan eğer anlamamak üzerine kurulu ise bizim anlatmamız çok da önemli değildir

Salih Yücel GÜR