12 Ocak 2017 Perşembe

Bireysel olarak çıkarlarımız toplumsal olarak problemlerimizi çözmeye engel oluyor.



Toplum olarak belirli periyotlarda değişim içinde olduğumuz doğrudur. Ancak bu değişimin iyi bir değişim olduğu pek söylenemez.


Toplum olarak bireysel çıkarcılığımız sonucunda toplumsal sorunlarımıza çare bulamamaktayız. Toplum bireylerin oluşturduğu bir çatıdır. Ancak bu bireyler kendi türlerinin ( etnik köken, mezhep, ideoloji ,tarikat ) çıkarlarını diğer bireylerden üstün tutmaya başlar ise problemler çoğalmaya başlayacaktır. Çatı bir anda olmasa da yavaş yavaş üstümüze çökecektir. Toplumsal olarak bu durumu engellemek için eğitimin ( evrensel eğitimin ) önemini anlamamız gerekmektedir.


Akademik olarak çalışmalar yürüten kişilere özellikle akademisyen ünvanı taşıyan kişilere herhangi bir etnik köken, mezhep, parti kimliği yüklemeden çalışmalarını sürdürebilecek bir ortam oluşturmak gerekmektedir. Diğer yandan yine aynı zamanda akademik unvan taşıyan kişilerin de bu kimlikler ile ilerlemelerinin önü kesilmelidir. Toplum olarak ne yazık ki problemleri dahi siyasileştirme gibi bir özelliğe sahibiz.


Ulus bilinci burada devreye girmektedir. Ulus olmak için etnik kökeninden veya etnik kökenin getirdiği kimliğin kültüründen vazgeçmeye gerek yoktur. Ancak biz Ulus bilincini çok yanlış anlamış bir toplumuz. Bunun nedeni ise yine bazı odakların ülkemizde kaos ortamını oluşturmak için kavramların anlamları ile oynamalarıdır.


Toplum olarak aldığımız eğitim ekonomik sebepler ile yetmemektedir. Ülkemizdeki eğitimden elbette her aklı başında birey şikayet etmekte ve edecektir de. Buradaki önemli konulardan biri bireye sorgulama yetisini kazandıramamış olmamızdır. Sorgulama yetisini kazanan bireyler ise toplumumuz içinden sivrilmekte hatta ve hatta toplum tarafından dışlanmaktadır…

Salih Yücel GÜR